Efendim selamlar, duydum ki elinde fincan Denizli’nin denizi mevzusunu noktalayanlar nerde kaldı bu Gurmeseyyah diye sorar imiş. Geldim geldim 🙂 Ege deyince mevzu bitmiyor tabi sırada her devrin gözdesi Muğla var.
Öyle mevzuya Muğla’nın denizine dalar gibi atlamayacağız elbette, konu Muğla olunca bin bilsen de bir bilene danış deyip, düştüm kitaplar deryasına. Aradım taradım, düşündüm taşındım bu deryanın içinde seçtim kendime en çelebi olanı.
Muğla hem iklimi hem de konumuyla masal tadında bir şehir. Hal böyle olunca her dönem meraklısı da çok olmuş; Karya, Mısır, İskit, Asur, Dor, Met, Pers, Makedon, Roma ve Bizans… Bir solukta sayamadım ev sahipliği ettiği medeniyetleri varın gerisini siz düşünün.
Evliya Çelebi’nin o meşhur Seyahatname’sinde Muğla şehrinin adının hikayesi bugün en kabul görmüş, en yaygın tezdir.
Evliya Çelebi de girdi konuya kim bilir nerelere gidecek bu konu dediğinizi duyar gibiyim?
Muğla rüya gibi bir şehir, e elbette adının hikayesi de bir rüyayla başlamalı değil mi?
Sözü fazla uzatmadan size Seyehatname’de geçen kısmı aktarayım ben hemen.
“Sene (…) tarihinde büyük bir savaş olmuş ve Rum keferesinin elinden Menteşe Oğlu Darahikey Veziri Muğlı Bey fethetmiştir. Muğlı Bey Mahan memleketinde Hz. Muhammed (SAV)’i rüyasında görüp daha sonra ulemanın huzurunda İslamiyeti kabul etmiştir. Muğla Kalesi’ni fethettikten sonra ise bu şehrin ismi Muğla diye anılmaya başlanmıştır. Farsça’da Muğ kafir anlamına gelmektedir. Muğlı Bey Müslüman olduktan sonra bir çok hizmetler yapmış ve bir çok gazaya katılmıştır.”
Efendim elçiye zeval olmaz, ben Çelebinin yalancısıyım :))
Rahmetli Evliya Çelebi’yi bilen bilir mübalağa sanatında çok hünerlidir. Aman bir anlatır bir anlatır. Bilirsiniz Erzurum’da damdan dama atlayan kedinin havada donması mevzunu. Yani demem o ki biraz tedbirli yaklaşmaktan zarar gelmez.
Çelebiden dinledik bir de değişik versiyonlarına göz atalım mı?
Efendim antik dönemde pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış Muğla’nın adının “Mobella, Mobolia, Moğola “adlarıyla anıldığı da söylenir. Dilin yaşayan bir varlık olduğu ve gelişim-değişimi düşünülürse oldukça akla yatkın geliyor bu fikir de.
Geçmişten bugüne değişen adları olmuşsa da değişmeyen bir güzelliği var Muğla’nın. Öyle olmasa koca şair der mi hiç Mekânım Datça olsun diye?
Adı değişir de tadı değişmez güzel Muğla’nın asla
Antik dünyanın 7 harikasından birine ev sahibiymiş zamanında, Halikarnas Mozolesiyle. Sadece bu da değil; Dalyan’ı ile Datça’sı ile Fethiye’si, Akyaka’sıyla, Milas’ı, Bodrum’uyla, Marmaris’i, Sedir Adasıyla geçmişte krallara ve kraliçelere bugün ise modern zamanların kahramanlarına ev sahibi Muğla.
Ne adını ne tadını anlatmaya yetmez kalemim. İyisi mi siz kendiniz karış karış gezin ve hani derler ya, adını da siz koyun.
Âdettendir gökten düşürelim o meşhur üç elmayı da. Biri Denizli’ye, biri Muğla’ya olsun. Üçüncüyü de sabredip Afyon yazısını bekleyenlere pay edelim bence ne dersiniz 🙂
Sağlıkla kalın, üç vakte kadar da buralarda olacağım beni bekleyin 🙂
Sevgiler…
Şehir Adlarının Hikayesi: Aydın – İzmir – Manisa yazısını okumak için tıklayın…
Denizli Şehir Adının Hikayesini Merak Edenleri Böyle Alalım yazısını okumak için tıklayın…